Tüm yollar Roma’ya mı yoksa kara deliğe mi çıkar? Kendimizi bağladığımız düşünce kalıplarımız güneş sistemi ile birlikte gözleyebildiğimiz kozmos ile sınırlanmaya dair öğretilmiş durumda. Aslında kozmos, öğrendiklerini resetleyerek yeni malzemelerle başka boyutlarda oluşuma devam ediyor. Yani her başlangıçla bir şekilde yaratıcı sürece, kara delik denen madde mikserine doğru dönüyoruz. Dönüşümüz, boşluk ve geçiş kavramı ile anlayabileceğimiz bir değişime evriliyoruz.

Kıssadan hisse; bir boşluktan başka boşlukları doldurmak üzere beliriyoruz. Ruh enerjisi bu çevrimde öğreniyor, öğretiyor. Tüm yollar ışığa dönüp duruyor. Zaman bu koca izlenim dünyalarının üzerine ağardığında bağlanacak birçok varlıksal hikayemiz oluşuyor. Beğendik, beğenmedik diyoruz.

Yok, öyle bir şey; hepimiz ışığın boşluğuna dair geri dönüyoruz. Evren bilim dili ile ifade etmeye çalıştığımız şey, işin özüdür. Bilgiler yolculuk etmek istiyor. Heves ederek öğrenenler ise boşlukta dağılıp, yeni bir şey olmamayı öğrenmek istiyor.

Ahenkle, eş zamanlılıkla yakalıyoruz gerçeğin tutulabilir taraflarından. Gün ağarır, şavkır, zaman ağarır, ondan bu maddeleri isteyenlerle beraber mekan olur, duraklar. Yolun bilgisi ile öğrenirken öğretmeye devam edelim.

 Işıkla daha yakın,

Ahmet Cemal Gürsoy